Zeynur Pehlivan; Beden Eğitimi Öğretmeni, Milli Hentbolcu, Antrenör, Hentbol Yazarı; Eğitim Uzmanı, Milli Hentbolcu Zeki Pehlivan'ın Eşi; Lise Öğrencisi, Milli Hentbolcu Doruk Pehlivan'ın Annesi

17 Mayıs 2014 Cumartesi


Herkes tahmin eder, Erkekler Hentbol Süper Liginde Beşiktaş’ın final oynayacağını. Ve bu nedenle gözler diğer finaliste çevrilir. Beşiktaş’a kafa tutacak, şampiyonluğu son maça kadar taşıyacak bir rakip beklenir. Ya da amaç, en azından Ankara’da ki dördüncü maçı izleyebilmektir. Kolay değildir güçlü fiziği, tecrübesi ve “Salonun Ekolu” ünvanını almış böyle bir takımla finalde karşılaşmak. Bu nedenle tahminlerde haksızda sayılmayız. Sadece benim değil, güzel bir mücadele izlemek isteyen az sayıdaki çoğunluğun fikridir bu.


Ankara’lı hentbolseverler çok şanslıdır. Senelerdir Süper Ligde en fazla takıma sahip ildir Ankara. Özellikle erkeklerde… M.T.A, İstanbul Bankası Yenişehir, Hortaş Yenişehir, Halkbank, Çankaya Belediyesi, ASKİ, Milli Piyango takımları isimlerini ilk sıraya yazdırmış kulüplerdir ki bunların altısında Yaşar Sevim imzası vardır. Sanırım birde, sadece hafta sonu yapacakları maç için gidilen şampiyon Eskişehir Eti Bisküileri ve Tarsus Erkutspor’u da “yarı Ankara’lı” takımlar olarak sayabiliriz. Ne diyordu Ziya Adnan “Bir şehri tribünden sevmektir taraftarlık”… Herkes Ankara’nın İstanbul’a dönüşünü sever ama ben belki de Ankara’yı bu sebeple seviyorum. Ankara’yı bütün bu takımları tribünden seyrederken seviyorum… Büyükşehir Belediyesi Ankara, Maliye Milli Piyango, Gençlerbirliği, Ankara İl Özel İdare, Çankaya Belediyesi Anka… ki bir dönemler yedi ve sekiz takımla Süper Ligde yer almıştır Ankara.


Seksenli yıllarda aynı durum İstanbul geçerliydi. Hentbolun kalbi İstanbul’da atardı.. Allah’tan o yıllarda İstanbul’da yaşıyordum…O zamanda İstanbul’u bu kulüpler bana sevdirmişti. Beşiktaş, Simtel, Arçelik, Taçspor, Pertevniyal, Bağlarbaşı, Tekel, İTÜ ve daha birçokları.. Ne kadar acı değil mi, bu kadar büyük isimlerin hentbolda olmaması. Neyse onları başka bir zaman anlatırız. Şimdi bu koskoca kent hentbolda - şu son senelere kadar - sadece bir büyük ismin başında yer alıyor. İstanbul Beşiktaş JK.


Bir zamanlar İstanbul’da çok sayıda hentbol takımları varken, Türkiye Şampiyonu hep bir Ankara takımı olurdu.(M.T.A-İstanbul Bankası Yenişehir-Hortaş Yenişehir) Şimdi ise Ankara’da çok sayıda takım varken İstanbul Beşiktaş JK tüm kupaları müzesine götürüyor. Bu arada bir kez Türkiye Şampiyonu olan İstanbul Arçelik takımını unutmuş değiliz. Dokuz kez Türkiye Şampiyonu olmuş, üstelik bunların beşini son beş yılda aralıksız elde eden bir takımdır Beşiktaş. Bu sene Türkiye Kupasını alan Beşiktaş’ın şimdiki hedefi, Türkiye Süper Lig Şampiyonluğu…


Tüm sezonun yorgunluğu ve sakatlıkların ardından; üç maç üzerinden oynanacak zor bir seri başlıyor Ankara İl Özel İdare ve İstanbul Beşiktaş JK için. Üstelik son günlerde büyük kayıplar verdiğimiz SOMA acısıyla birlikte…


Geçen yıl final serilerinde Beşiktaş ve Büyükşehir Belediyesi Ankara arasında oynanan müsabakaları hatırlıyorum da gerçekten hepsi çok güzeldi. Ama unutulmaz olan, bir önceki sene son maça kalan İstanbul’da ki maçı iki kez uzatmalara götüren, birçok kişiye hentbolu sevdiren o unutulmaz maçtı. O gün ekran başındaki herkese ismini öğretmişti Taner. Hentbol kitapçığında yer alan tüm kuralları görmeye çok yakın hissediyorduk kendimizi.. İki kez uzatmalardan sonra, maç yedi metrelere mi kalacaktı… Kalsaydı ne iyi olurdu… Kalede Taner böyle oynarken sanki olacak gibiydi derken… Büyükşehir Belediyesi Ankara’nın hücumda yaptığı basit hatalarla maç Beşiktaş’ın olmuştu…




Yarın finalde Beşiktaş’ın karşısına çıkacak olan Ankara İl Özel İdare, şu anki Büyükşehir Belediye Ankara takımından çok daha iyi bir takım görüntüsünde. Sekiz ya da on oyuncusu milli takımlarda yer alan oyuncu kalitesine sahip. Antrenör Adnan Öztürk’ün de A Erkek milli takım antrenörü olduğunu düşünürsek, Beşiktaş bir anlamda, milli takımla karşılaşacak gibi… Diğer taraftan Beşiktaş’ın da yabancı ağırlıklı kadrosunu düşündüğümüzde maç bir çeşit, yabancılar karması ile yerliler karması şeklinde olacak gibi…




Beşiktaş geniş kadro yapısı ile Süper Lig normal sezonunu birinci sırada bitirdi, Türkiye Kupasını aldı, ancak hem birçok oyuncunun ileri yaşlarda olması, sakatlıkları olan oyuncuların varlığı, kalecilerin eski formlarında olmaması, kısa aralıklarla oynanacak olan bu serilerde sadece Ramazan ve Tolga’dan her şeyi bekleyerek bu tip maçları kazanmaları zor gibi görünüyor. Daha genç, ama aynı Beşiktaş gibi yüksek fizik gücüne sahip olan, milli takımda da birlikte oynamaya alışık Ankara İl Özel İdare, uzun soluklu bu tip maçlarda ayakta kalacak takım gibi geliyor. Tabii enerjisini aklıyla birleştirebilirse…


Sizin favoriniz kim diye sorarsanız, favori olan değil, ama Beşiktaş’ın yukarıda bahsettiğim handikaplarından dolayı, avantajlı olanın Ankara İl Özel İdare olarak düşünüyorum. Ancak şunu da söylemeden edemeyeceğim. Ramazan’ın, Tolga’nın veya diğer oyuncuların maç kazanma arzularını Ankara İl Özel İdare oyuncularında göremiyorum. Bence maçın sonucunu belirleyecek olan en önemli faktör bu. Ali Can’ın, Can Çelebi’nin, Uğur’un, Emre’nin fizikleri ve güçleri, tam bir Avrupa’lı hentbolcu gibi. İki metrelik fizikleriyle kimsenin durduramayacağı bu oyuncuların daha mücadeleci, daha etkili, savunmanın önlem almakta ve durdurmakta zorlanacağı oyuncular olması gerekirken, topu aldığında yavaşlayan, karşısındaki bir savunma oyuncusunu geçerken bile sahip oldukları güçleri kullanmayan oyuncu görünümündeler. Halbuki bu oyuncular on-on iki metreden bile sayı yapabilecek oyuncular. Ellerine topu aldığı zaman kimsenin önüne geçemeyeceği, kalecilerin toplarını kurtarmakta zorlanacak olması gereken oyuncular…


Türkiye Süper Lig Şampiyonluğu finalinde iki ayrı özelliklere sahip, ama iki kaliteli takımı seyretmek zevkli olacak. Bakalım bu maçlardan ileriki yıllarda akıllarımızda kimler ve neler kalacak… Sağ oyun kurucular mı, kaleciler mi, yoksa pivotlar mı, ya da tribündeki görüntüler mi… Üç maç da mı, yoksa beş maçta mı bitecek, yoksa uzatmalara mı gidecek… En iyisi yedi metrelere kalsın…. Son maçlar değil mi, sonuna kadar gidilmeli…


Sonuna kadar gidilmeli, ama birde SOMA için gidilmeli.. Sayısını bile tam olarak bilmediğimiz ve yitirdiğimiz bu insanlarımız için, birlikte ölüme giden bu tertemiz masum insanlarımız için, bu insanlarımızı hep birlikte anmak ve yasımızı hep birlikte yaşamak için simsiyah gidilmeli…




















Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 02:48  No comments »

0 yorum:

Yorum Gönder

Bookmark Us

Delicious Digg Facebook Favorites More Stumbleupon Twitter

Search