Zeynur Pehlivan; Beden Eğitimi Öğretmeni, Milli Hentbolcu, Antrenör, Hentbol Yazarı; Eğitim Uzmanı, Milli Hentbolcu Zeki Pehlivan'ın Eşi; Lise Öğrencisi, Milli Hentbolcu Doruk Pehlivan'ın Annesi

16 Mayıs 2014 Cuma


Türkiye de ki U20 Avrupa Erkekler Hentbol Şampiyonası esnasında Talant Dujshebaev ve Heiner Brand’la sohbet etme şansına sahip olmuş, Heiner Brand’a ise bir çok sorunun yanında “ Bu kadar seyirciyi nasıl sahalara çekiyorsunuz “ diye sormuştum. O da bana “çünkü sahada ki hentbol kaliteli” demişti.




Kendi aramızda yaptığımız hentbol sohbetlerinde, özellikle erkeklerde Avrupa’da oynanılan hentbolun ne kadar kaliteli ya da başka bir spor dalı olduğundan söz ederiz. Bunu daha net anlamak adına, EHF TV‘ den Avrupa’da ki , NTV spordan ise kendi ligimizden bir hentbol maçını aynı anda seyrettim. Daha ekranı açar açmaz Heiner Brand’ın sözlerinin ne kadar doğru olduğunu anladım. Tıka basa dolu bir salon, muhteşem bir atmosfer… Biz de ise bomboş bir salon, tatsız bir hava…

Bugün bu kadar seyirciyi salonlara çeken kaliteli hentboldan, yani saha içinden bahsetmek istiyorum. İlk dikkatimi çeken sporcuların fiziki görünümleri oluyor. Benim jenerasyonum çok iyi hatırlar. Barcelona, Eskişehir Eti Bisküileri takımı ile maç yapmaya Ankara’ya gelmişti. Balkanların dâhisi olarak bilinen Vuyoviç, Portner ve İspanya kraliyet ailesinden Urdangarin gibi oyuncular uzun, ince, ama bir o kadar çabuk ve yüksek teknik becerilere sahipti. Şimdi her şey çok farklı. Uzun, daha uzun, ince daha kalın, çabuk çok daha çabuk, teknik becerileri ise olağanüstü. 200 cm boyu ve 100 kg ağırlığı ile İsveç’li sol kanat Jonas Kallman, 211 cm boyu ve 95 kg ağırlığı ile Atletico Madrid’in Danimarkalı oyun kurucusu Nikolaj Markussen, 200 cm boyu ve 106 kg ağırlığı ile Kiel’in pivotu Marcus Ahlm, 200 cm boyu ve 119 kg ağırlığı ile Barcelonalı kaleci Sterbik bunlara birkaç örnek. Böyle oyuncular birçok basketbol takımında bile yok.

Peki bu oyuncular sadece fizikleri ile mi herkesi salonlara çekiyor. Tabii ki hayır. Çünkü seyirci orada, üzerine bir gladyatör giysisi giydirildiği takdirde her türlü engelle savaşabilecek güce sahip olan Christian Zeitz’ın mesafe ve savunma tanımayan şutlarını, Luc Abalo’nun sürati ve attığı estetik golleri, İvano Baliç’in zeka dolu oyun kuruculuğunu, Şampiyonlar Liginin belki de en kısa kalecisi olan Omeyer’in güven veren kurtarışlarını ve başında ki bandanası ile genç neslin kahramanı olan Mikkel Hansen’i görüyorlar. Nitelikli antrenör ve antrenmanların bütün izlerini üzerinde, formasında taşıyan bunlar ve bunlar gibi birçok hentbolcu için o seyirciler salonlara gidiyorlar.


İkinci olarak her dakikası, her saniyesi, büyük mücadeleye sahne olan hentboldan söz etmek istiyorum. Her meslekte olduğu gibi sporda da , sahalarda veya salonlarda geçirdiğiniz zaman sizi başarıya götürür. Bu sporcuların salonlarda ne kadar zaman geçirdiklerini sözle ifade etmelerine hiç gerek yok. Savunmada ve hücumda bir makine gibi çalışan bacaklar, büyük bir hızla gelen kütleyi durdurmak için harcanan bacak ve kol kuvveti, yüksek tempoda oynanılan bir hentbol maçında oyuncuyu ve topu takip etmek için gereken emek ve dikkat, yirmi metre genişliğindeki sahada artık daha fazla yer kaplayan oyuncuların savunma düzenini bozmak için gerekli oyun zekası, topa sahip olmadaki ve topu kullanmadaki ustalıkları, sporun özünde olan mücadeleyi sonuna kadar devam ettirme anlayışı, kalecilerin takıma verdikleri inanılmaz destek, star değil ekip olma bilinci ve tabii donanımlı bir antrenörün takıma katkısını gördüğünüzde, bir takımın salonlarda ne kadar zaman geçirdiğini görüyorsunuz, anlıyorsunuz ve imreniyorsunuz.


Bu gibi müsabakaları izlemekten kim zevk almaz ki... Sonra televizyondaki kendi lig maçımıza dönüyorum. Maaselef biz hala on sene önceki hentbolu oynuyoruz. Bazen düşünüyorum da biz galiba hentbolda zamanı durdurduk. Bugün (31 mart) saatlerimizi bir saat ileri aldık. Gün ışığından daha fazla yararlanmak adına. Bende hentbolda saatleri ileri almak istiyorum. Bayağı ileri… Hentboldan daha fazla haz almak adına…

Posted by http://zeynurpehlivan.blogspot.com/ on 10:04  No comments »

0 yorum:

Yorum Gönder

Bookmark Us

Delicious Digg Facebook Favorites More Stumbleupon Twitter

Search